Etiketler

AHMET HAŞİM

HAYATI VE ESERLERİ

(…)

4 Haziran 1933’te Kadıköy’deki evinde vefat etmiştir. (…)”

Bize Göre, Ahmet Haşim, Kitapzamanı Yay., İstanbul, 2011, s. 4

“(…) Zira bilirim ki İngiliz ulusu, Hint mülkünden ziyade Shakespeare ile mağrurdur; bilirim ki İran, zalim bir güneşin yaktığı kısır topraklar üzerinde olmaktan ziyade, Hafız-ı Şirazi’nin nazmında, Behzad’ın resimlerinde ve seccadelerinde renkli bahçelerinde yaşıyor; bilirim ki, İspanya, ne Alphonse’un, ne de Primo De Rivera’nındır? (…)

(…)

Rabbim! Her zevki tatmim edecek ve ismi yine ‘sanat ve edebiyat’ olacak felsefe taşını nasıl bulmalı?”

agy s. 7, 8

“(…) Üstadım Gourmont’un dediği gibi aşk ile izdivacı karıştırmamalı. Aşk yabani bir hayvandır. Kanunlar dışında, isyan ve ihtilal dağlarında yaşar. Ancak gece karanlıklar basınca, gizli yollardan şehre girer ve bahçelerin tarhını, ağaçlı caddelerin kanepelerini alt üst eder. İbadethanelerde her gün lanetlenen aşktır. Hükümetler, polis ve jandarmayı ona karşı silahlandırır. Halbuki evlilik, bir şehir müessesi, bir emniyet tertibatıdır. At cambazhanelerinde musiki çalan ve fokstrot oynayan dişi sökülmüş, tırnakları eğelenmiş, zararsız arslan orman canavarına göre ne ise, aşka kıyasla da evlilik odur.

Aşk geçici, evlilik ise daimidir. İzdivacı aşkın devamı zannetmiş nice safdil çiftler, üç ay geçmeden dudaklarda ateşin söndüğünü görmüşler ve bir akşam, kendilerini karşı karşıya esner bulmaktan hayret etmişlerdir. Aşk değişmeyince ölür.

En eski edebiyattan enyenisine kadar, her dilde, şiirin konusu zevce değil sevgilidir, hayaller ve semboller, hep sevgilinin süzgün gözleri ve karanlık kirpikler etrafında pervaneler gibi uçuşur. Kahramanı zevce ve konusu izdivaç olan hikayeden daha tatsız ne olabilir?”

agy s. 17, 18

“(…) Karanlık, ölümün bir parçasıdır, onun için dinlendiricidir. Büyük dinlenme, bir zulmet denizine dalıp bir daha ışığa kavuşmamaktan başka nedir?

(…)”

agy s. 29

“(…) Yapılan bazı tetkiklere nazaran karga üçe kadar saymayı biliyor: İki avcı, bir adaya karga avına gitmişler. İlk tüfek patladıktan sonra, tabi kargalar adadan uzaklaşmışlar. Avcılardan biri adayı terk etmiş, kargalar geri dönmemişler ve ancak ikinci avcının da adadan çıktığını gözleriyle gördükten sonra ağaçlarına dönmüşler. Üç avcı ile aynı tecrübe, aynı neticeyi vermiş. Fakat avcı sayısı üçü geçince, rakamı seçmek hususunda karga zekasının dumanlanmaya başladığı görülmüştür.

(…)”

agy s. 42

“(…)

Aşık, yüz bulamayan adamdır.”

agy s. 84

“(…)

Ben Birinci Dünya Savaşı’nda askerdim. Sol kolumu Verdun Savaşı’nda kaybettim. Orduda iken ben ve arkadaşlarım, her sabah, başlayan gün içinde en karanlık ihtimallerden örülmüş korkunç bir program tasavvur ederdik. Ve her akşam kendimizi yaralanmış, ölmemiş hala yaşıyor ve hala nefes alıyor görmekle, ucuza mal olan bir saadetin bütün zevklerini tadardık. Size bu sözlerimle bir iyimserlik ve saadet düsturur vermiş oluyorum. Hayatınızda bundan daima istifade etmeye çalışınız.

(…)”

agy s. 93