Etiketler

ÖNSÖZ

(…)

(…) Wilhelm Wundt onun ilgilerini kültürel antropolojiye doğru yönlendirmiştir. (…) Destekleyici ilk yardımlar ona açıkça ansiklopedik yaklaşımlı bilim adamlarından – Wundt, Westermarck, Hobhouse, Frazer, Ellis’ten geldi, ama onun kendi pratik çalışması ayrı ayrı boyların tüm yaşamına ilişkin çok ayrıntılı bilgileri gerektiren çağdaş standartlara kesinlikle uygundu. (…)

(…)

(…) Kitabın yayım’a hazırlanması için yaptıkları yardımdan dolayı Bayan Bronislaw Malinowska’ya ve Blake Eggen’e minnettarım.

Huntington Cairns

Washington, D.C.
15 Şubat 1944″

İnsan ve Kültür, Bronislaw Malinowski, Çev: Do. Dr. M. Fatih Gümüş, Verso Yay., Ankara, 1990, s. 5, 7

“(…) Ne var ki böyle bir değerlendirme, karşılaştırmalı insan kültürleri arasında Herbert Spencer ve Adolf Bastian, E.B. Taylor ve L.H. Morgan, General Pitt-Rivers ve Frederick Ratzel, W.G. Sumner ve R.S. Steinmetz, E. Durkheim ve A.G. Keller gibi öncü araştırmacıların en iyi katkılarını elbette gözden kaçıracaktır. (…)

(…)

Bu denemede ben bütün antropoloji dallarının gerçek buluşma yerini bilimsel kültür incelemesi olduğunu göstermeye çalışacağım. (…)”

agy s. 12

“(…) Yabancı halklar ve yabancı kültürler hakkındaki ilgi, araştırma ve kuramlar hala güçlü ve kapsamlı bir biçimde ele alınmış değildir.* Kuşku yoktur ki böyle bir tarihin içinde, Herodotus ve Tacitus’un yazılarında, Marco Polo’nun, Portekizli ve İspanyol gezginlerin ve daha sonraları, Onyedinci ve Onsekizinci yüzyılların kaşif ve misyonerlerinin anlatılarında ortaya çıkan çok sayıda bilimsel, antik kökenli ve coşku verici esin kaynakları vardır. (…)

Bouganville’in ve Fransız Cizvitlerinin bazılarının açıklamaları Soylu Yabanıl kuramını etkilemiş ve Rousseau ve Montesquieu’ye esin kaynağı olmuştur. (…) Montesquieu ve Oliver Goldsmith yabanıl uygarlıklarla yapılan karşılaştırma yoluyla çevre kültürünü daha derin bir eleştiriyle kavramaya girişmiş bulunan belki de ilk kişilerdir.

(…) Kökenler kavramı daha sade ve bilimsel bir biçimde yorumlanabilir, ama bizim insan yaşamının en basit biçimlerinin her ve herhangi bir belirtisine dek uzanan ilgimiz, kültürün tam olarak anlaşılması bakımından, Boucher de Perthes ve J.C. Prichard’ın konuya kendi zamanlarında gösterdikleri ilgi kadar meşru ve zorunludur. (…)

(…)

(…) Ben dengeli ve makul bir görüş için okuyucuya, A.A. Goldenweiser’in bu konu hakkında Encyclopedia of the Social Sciences’ (Sosyal Bilimler Ansiklopedisi)de yayımladığı makaleye bakmasını öğütlerim. Evrimcilik günümüzde Sovyetler Birliği’nde tamamiyle benimsenmiş antropolojik bir inançtır ve bu biçimiyle de bilimsel değildir ve bu öğreti Amerikalı bazı genç araştırıcılar, özellikle de A. Lesser ve L. White yanından akla yatkın bir biçimde canlandırılmış bulunmaktadır.

(…) Kendilerine bu akım’ın öncüleri olarak bakılabilecek olan Ritter’in ya da Ratzel’in yapıtlarını ele aldığımızda, eski evrimciliğin yanlışlarının tarihsel süreçlere dünya bağlamı içindeki yaklaşımlarla düzeltilebileceğini görürüz. (…)

(…)

(…) Wundt ve Crawley, Westermarck ve Lang, Frazer ve Freud gibi bir çok yazarlar, büyünün ve dinin, ahlakın ve totemciliğin, tabu’nun ve mana’nın kökenleri türünden temel sorunları doğrudan doğruya ruhbilimsel çözümler sürerek ele almışlardır. (…) Büyük bir İskoç bilgini, W. Robertson Smith, yalnızca grupların örgütlenmesi konusunda değil, ama aynı zamanda inanç, dinsel tören ve mit’le ilgili bütün tartışmalarda toplumbilimsel bağlam üzerinde ısrarla ve açıkça duran belki de ilk düşünür olmuştur. (…)

(…) Ama, yazılı tarih alanında bile, bize gerçekten bilimsel bir tarihi yeniden kurma sağlayacak veriler çok yetersizdir ve genellikle bunların en iyi koşullar altında sağlayacağı sonuçlar, Taine’in, Lamprecht’in ya da Max Weber’in yazılarında gördüğümüz gibi, tarihin ön yargılarla zekice ve aydınlatıcı biçimde yeniden yazılmasıdır. (…)

(…) Yayılmacılık, büyük ölçüde Graebner ve Ankermann gibi bazı müze köstebeklerinin etkileriyle, bir eski binanın vitrin ve kilerlerine düzensizce ve iyi belirtilmeden doldurulmuş nesnelerin verdiği düşünceyle bir tutulmaktadır. (…)

(…) Amerikan arkeolojisi, özellikle varlığını hala sürdüren kültürlere doğal özüyle bağlı kalıntıları ele alan Güneybatı bölgesinin arkeolojisi, daha da yararlı bir araştırma alanına sahip olmuş ve onu gerek Bandelier’nin gerekse daha yakın zamanlarda Gladwin ve Haury’nin parlak yapıtlarında görüldüğü üzere çok iyi kullanmıştır.

(…) Çok yakın zamanlarda, psikoanalitik derneğinin Amerikan kolunda kültürel etkinlikler üzerinde çok büyük bir önemle demiyelim ama, önemle duran bir görüş gelişmektedir ve bu durum antropoloji ile bilinçdışı** olanın incelenmesi arasında yararlı bir işbirliği olacağı umudunu vermektedir. (…)

(…) Davranışçılıkla benim anlatmayı amaçladığım şey, Yale’de Profesör C. Hull, Columbia’da Thorndike ya da Cornell’de H.S. Liddell’ce işlenip ortaya konmuş olan uyarı-ve-tepki psikolojisinin son gelişmeleridir. (…)

(…)

(…) Yapıtlarının bazıları şunlar: L.H. Morgan’ın ‘Ancient Society’ (Eski toplum) yapıtı, evrimci eğilimlerin en kapsamlı ve en uzlaşmaz açıklaması; W.J. Perry’nin ‘Children of the Sun’ (Güneşin Çocukları) yapıtı, aşırı yayılmacılığın bilgince ve tutkulu bir açıklaması; Wundt’un yedi ciltlik ‘Völkerpsychologie’si (Halk Psikolojisi); Frazer’in karşılaştırmalı çalışmaları kapsıyan görkemli yapıtı, ‘The Golden Bough’ (Altın Dallar); Westermarck’ın ‘The History of Human Marriage’ (Evlenme’nin tarihi) – bütün bunlar bizde saygı ve hayranlık yaratıyor.

(…)

(…) Bu okulu belirtmekle R.S. Steinmetz ve öğrencilerinden söz ediyorum; bunlar belki de herkesten daha tutarlı bir biçimde davranarak daha tutkulu bir çalışma olan yeniden kurma ya da yeniden yorumlama planlarını bir yana bırakıp sosyal ve ekinsel olgunun bilimsel çözümlemesiyle yetinmişlerdir.

(…) Gerçekten, işte bu konu’da düzensiz, karmakarışık cinsel birleşme kuramına karşı çıkanlar, örneğin, Starcke, Westermarck, Grosse, ve Crawley gerçek bilimsel yaklaşıma ilişkin çok daha iyi çalışmalar yapmışlardır ve görüşleri tüm yetenekli çağdaş antropologlar arasında neredeyse istisnasız olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. (…)

(…)

(…) Gözlemci, ister ‘Notes and Queries’ (Notlar ve Sorular) gibi bilgi ve yön veren kitaplar okusun, ister çok sayıda ve çoğu kez birbiriyle çatışan kuramlardan esinlensin, o, doğal, özsel ve hep yinelenen ilişkileri bulup izlemek yerine birbirinden kopuk bilgiler toplamıştır. (…)

*A.C. Haddon’un History of Anthropology (Antropoloji Tarihi) (Londra, 1934) yapıtı, kısa, ama hala en iyisidir. T.K. Penniman’ın, A Hundred Years of Anthropology (Antropoloji’nin Yüz Yılı), (Londra, 1935), daha kapsamlı ama yavandır. R.H. Lowie, The History of Ethnological Theory (Etnolojik Kuramın Tarihi) New York 1938), eğlendirici, kolay anlaşılır ve açıkça tutucudur, zaman zaman da tutarsızdır.

**Yakınlarda çıkan şu kitapla karşılaştırınız:

A. Kardiner ve R. Linton, ‘The Individual and His Society’ (Birey ve Onun Toplumu) (New York, 1939)”

agy s. 21-31

“(…) Ben ‘Encyclopedia Britannica’nın onüçüncü basımındaki ‘Antropology’, başlıklı makalede, bu yöntemsel aygıt’a bilimselliğe temelinde aykırı olması ve yayılmacılık disiplinini baştan başa bilime karşıt bir temele dayandırması nedeniyle şöyle karşı çıktım:

Yayılmacı okulun aşırı temsilcisi Graebner’e göre kültürel sürecin bütün düzenlilikleri ‘zihinsel yaşamın yasaları’dır ve ‘bunların bilimsel ve yöntemsel incelenmesi ancak ruhbilimsel açıdan yapılabilir’ (Graebner, s. 582, 1923) ve Pater Schmidt, Wissler, Lowie ve Rivers hep ruhbilimsel yorumları kullanırlar. (…)

(…) Dağılım ve yayılmanın incelenmesini etnoloji’nin temel sorunu olarak ilk önce ve güçlü bir biçimde Ratzel ele almış ve onu Frobenius, Ankermann, Graebner, Pater W. Schmidt, Pater Koppers ve daha sonra ölü Dr. Rivers izlemiştir.

Kültürün Mısır’dan her yana yayılması hakkında Prof Elliot Smith ve Bay Perry’nin son zamanlarda ileri sürdüğü öğretilerin artık bir yana bırakılan öteki varsayımlar arasında mı yer alacağı, yoksa kültür tarihine sürekli bir katkıda mı bulunacağı zamanla görülecektir. Onların antropolojik verileri kullanmaları doyurucu değildir* ve kanıtları gerçekte arkeolojiyle ilgilidir ve onların bu alandaki görüşleri de olumsuz eleştirilerle karşılaşmaktadır.** Bununla birlikte, bir kaç yetenekli antropolog bu kuramları iyice desteklemektedir (Rivers, C.E. Fox)

(…) Amerika için Boas, Spiden, Lowie, Wissler, Kroeber, Rivet ve Nordenskiöld’ün ayrıntıyla gösterdiği dağılımlar; Malinezya kültürleri üzerine Graebner’in; Avusturalya eyaletleri üzerine W. Schmidt’in yaptığı; Afrika üzerine Ankerman’ın hazırladığı incelemeler kalıcı bir değer taşımaktadırlar.

(…) Dr. B. Laufer’in çömlekçi çarkı üzerine yaptığı araştırma ve Amerikan kültür tarihine yapılan bazı katkılar (bk. T.A. Joyce, A.V. Kidder, N.C. Nelson, H.J. Spinden, L. Spier) yöntembilimsel açıdan ve gözlemlenebilir olan bir olguyu açıklamak için özellikle (ad hoc) uydurulan, bu nedenle de bilineni ve ampirik olanı imgesel ve bilinmez olanla ‘açıklayan’ kestirimci bir tarihi içeren ürünlerden yukarıda anılan sağlam yapıtları açıkça ayırmalıdırlar.***

(…) Burada ilgili tartışmadan bir alıntı yapacağım:

‘Bizim kültürün ayırıcı özellikleri olan ögelerimiz ya da etmenlerimiz birbirlerinden acaba bağımsız mıdırlar? (…) Tylor-Morgan-Frazer’ın ‘evrimci’ okulunu sürdüren birkaç kişi ve belki de işlevselciler grubu dışında bu görüş galiba bütün son kuşak antropologlarının gizli varsayımı gibi görünüyor. **** O halde biz eğer bu noktada yanılıyorsak, şuna inanıyoruz ki genellikle açıklanmamış olsa bile böyle temelli bir varsayımda antropolojinin ve kültür tarihinin onda dokuzu da yanılgı içindedir; ve o zaman bu konuda genel bir araştırma yapılması yerinde olur.’

(…)

*A.A. Goldenweiser, ‘Early Civilization’, 8Erken Uygarlık) s. 311; R.H. Lowie, Amer. Anthrop., s. 86 – 90 (1924). B. Malinowski, ‘Nature’ (11 Mart 1924)

**O.G.S. Grawford, ‘Edinburgh Review, s. 101 – 116 (1924); T.D. Kendrick, Axe Age, s. 64 ve devamı (1925); J.L. Myres, Geographical Teacher’, No. 71 s. 3 – 38 (1925); Presidential Address, ‘Folk’ – Lore, XXXVI, 1925, s. 15; Flinders Petrie, ‘Ancient Egypt’, s. 78, 84 81923); T.E. Peet, ‘journal of Egyptian Archeology, vol. 10, s. 63 (1924), A.M. Blackman, ibid, s. 201 – 209.

*** Encyclopedia Britannica, Inc. yayımcılarının izniyle alıntı yapılmıştır.

****buradaki varsayım ,le kendi yöntemlerinde biribirlerinden Boas, Ratzel, Elliot, Wissler, Graebner, Schmidt, Lowie, Dixon, Rivet, vb. kadar farklı olan araştırmacıların çalışmalarının vurgulandığı anlaşılıyor.”

agy s. 35-37

“(…)

Aynı biçimde yeni bir vahiy, Bayan Mary Baker Eddy ya da Bayan Aimce Semple Mac Pherson ya da Joseph Smith ya da Frank Buchman örneklerinde olduğu gibi, her şeyden önce, bir grup insana açıklanmalıdır. (…)”

agy s. 46

“(…) Aynı zamanda, bir diyetisyen’in verdiği ülküsel bir formülün, eğer onu çevresel kaynaklar, üretim sistemleri ve dağıtım olanaklarıyla ilişki içinde değerlendiremezsek uygulayımsa ya da kuramsal hiç bir önemi olamaz.*

(…)

(…) Bütün organizma ile özellikle sinirsel sistem içindeki oluşumlar arasında bulunan ilişkiler ve ‘yaşama istenci’ ve ‘üreme istenci’, G.H: Lane-Fox Pitt-Rivers gibi araştırıcılar ve bazı fiziksel antropologlarca ileri sürülen ve hala çözün bekleyen sorunlardır.

(…)

*Bu sorun hakkında Dr. A.I. Richards, Dr. Margaret Read, Dr Raymond Firth ve Lord Hailey tarafından yapılmış incelemeler vardır.”

agy s. 77, 78

“(…) Kanımca, K. Groos’un tanınmış kitapları ve J. Huizinga’nın yakın tarihli ilginç yapıtı şunu gösteriyor ki, burada da bizim her iki temel ilkemiz yani önce sorunun kurumsal açıdan ele alınması, ikinci olarak da, eğitsel değerleri açısından ve ekonomik beceriler için hazırlık niteliğinde ve aynı zamanda bizim artistik diyebileceğimiz bazı fizyolojik gereksinmelerle ilişkisi bakımından, oyunun ve eğlenceye yönelik etkinliklerin çözümlenmesi, yapılan işlerin pek çoğu ile bizim temel yöntemsel gereksinmelerimiz arasında anlamlı bağlantılar kurar.

(…)”

agy s. 98, 99

“(…) Şunu biliyoruz ki yalnız Yerkes’in, Köhler’in ve Zuckermann’ın araştırmalarında kullanılmış türden insan benzeri kuyruksuz maymunlar değil, ama aynı zamanda, fillerden pirelere ve kuşkusuz Pavlov, Bechterev ve Hull tarafından kullanılan farelere, kobaylara ve köpeklere varıncaya değin beceri gösteren bütün hayvanlar çok karmaşık olan alışkılar geliştirebilmektedirler. (…)”

agy s. 121

İŞLEV KURAMI

I EMBRİYOLOJİ VE DOĞUM UZMANLIĞI

Bir yöntem olarak işlevselcilik (functionalism), ilgi kaynağı ister Herodotus gibi bir Yunan tarihçi, ister Montesquieu gibi bir Fransız Ansiklopedisti ya da Herder gibi bir Alman Romantik yazarı olsun, yabancı denilen bundan dolayı da sözde vahşi ve barbar sayılan kültürlere duyulan ilk canlı belirtileri kadar eskidir. (…)

(…)

(…) Tylor’un ilk akrabalıkların ve ekonomik yaşamın çeşitli yönleri arasında bağlılaşım (korelasyon) kurma girişimlerini içeren ünlü çalışması; K. Bücher’in ilkel ekonomiyi ve çalışma ile ritmik şarkı arasındaki ilişkiyi belirten tanımı; Hutton Webster’in ve H. Schurtz’un yaş grupları, kutsal toplumlar, insanların gönüllü birlikleri ve bu grupların topluluğun siyasal, dinsel ve ekonomik yapısıyla ilişkisi hakkındaki yapıtı – bu katkıların her biri ve hepsi işlevseldir. Bunlara Charlevoix’nın, Dobritzhofer’in, Shagun’un ya da Dapper’in çalışması gibi yararlı alan-çalışmasının ilk tiplerinin de işlevsel olduklarını ekleyebiliriz. (…)”

agy s. 133, 134

“(…) O sadece şunu ısrarla belirtir ki, biz eğer kültürel fenomenleri hem işlev, hem de biçim olarak tanımlamazsak, o zaman ya Morgan’ın, Bachofen’in ya da Engels’inkiler gibi imgesel (fantastic) evrimci şemalara doğru ya da Frazer’in, Briffault’nun ve hatta Westermarck’ınkiler gibi, birbirinden ayrışmış şeylerin bölük pörçük ele alınmalarına doğru sürüklenebiliriz. (…)”

agy s. 156

“Biz aynı bakışla, biraz dolaylı yoldan, onu (James George Frazer) Jonathan Swift’e veya Francis Bacon ya da hatta Sir Thomas More’a benzetebiliriz. O kuşkusuz Tylor ve Lord Avebury, Herder ve Lessing, Winckelmann ve Renan gibi adamların hemen ardından gelmiştir.

(…) O Lord Kelvin’le, Clerk Maxwell ve J.J. Thompson’la fizik dalında tartışmalar yapabiliyordu; biyoloji alanında ve doğa biliminin öteki dallarındaki bilgisi derindi; Addison ve Lamb tarzında denemeler ve şiirler de yazıyordu. (…)

(…)

(…) O, Robertson Smith’in bir hayranı ve izleyicisi olmakla birlikte, Robertson Smith’in din’e olan sosyal yaklaşımını geliştirmiş bulunan Durkheim’ın Fransız sosyoloji okulunu tam anlamıyla asla değerlendirmedi.

(…)

(…) Gerek Fison ve Howitt’in, gerekse Spencer ve Gillen’in Avustralya’daki çalışmaları; A.C. Haddon’ın yönetiminde W.H.R. Rivers, C.G. Seligman ve C.S. Myers’in işbirliğiyle Torres Straits’e** yapılan ünlü Cambridge Seferi; Junod, Roscoe, Smith ve Dale, Torday ve Rattray’in Afrika çalışmaları – ki bunlar tanınmış adların sadece bir kaçıdır – hep Frazer’ın manevi önderliği altında yürütüldü.

(…) Durkheim’ın üstün ve baskın kişiliğinin önderliği altındaki Fransız Okulu’nun ilk ve sürekli katkıları ve bunların Hubert ve Mauss, Lévy-Bruhl, Bouglé, ve Van Gennep tarafından sürdürülmesi Frazer’ın esin’i ve başarıları olmaksızın düşünülemez. Almanya’da, Wundt, Thurnwald, K.T. Preuss ve başka bir çokları çalışmalarını Frazer’ın hazırladığı temellere dayandırdılar. İngiltere’de, Westermarck ve Crawley, Gilbert Murray ve Jane Harrison, Sidney Hartland ve Andrew Lang gibi yazarlar – onu kabul etseler de etmeseler de – işaret ve yönelişlerini Frazer’dan almaktadırlar. Oxford’dan R.R. Marett’in parlak ve canlandırıcı kişiliğinin ürünleri, Frazer’ın kurumlarının daha ince, daha çözümleyici, ama özgünlüğü ve kapsamı daha sınırlı bir gösterimidir (projeksiyonudur). Son zamanlarda E.O. James antropolojik çözümleme yoluyla günümüzün sorunlarını anlamaya yönelik yetkin katkılarında hala Frazer’ın geleneğini sürdürmektedir.

Frazer, Anatole France, Bergson, Arnold Toynbee ve O. Spengler gibi kişileri etkilemiştir. (…)

**Avusturalya ile Yeni Gine arasında genişliği 80 mil olan boğaz (ç.n)”

agy s. 159-163

“(…) Bunun böyle olduğu Frazer’ın kanıtlarının Freud, Rank ve Roheim tarafından kolayca kullanılmakta oluşundan anlaşılabilmektedir. (…)

Frazer’ın antropolojik olguları, tüm kültür bağlamı içinde ve hatta manzara ve doğal çevrenin arka planına yansımış olarak, genellikle beşeri yaşamı bütünleyen bir parça olarak görme eğilimi, onun Pausanias’s Description of Greece (1898) (Pausiannias’ın Yunanistan Betimlemesi) adlı yapıtın çevirisine yazdığı yorumda güzel ve açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. (…)

(…)

(…) Buna paralel değerde bir yapıt olarak ancak son zamanlarda G.P. Murdock’un yazdığı Our Primitive Comtemporaries (Bizim İlkel Çağdaşlarımız) adlı çalışmayı görüyoruz ki bu biçem (üslup) ve sunuş niteliği bakımından Frazer’ın standardına yaklaşmaktadır ve bilgi bakımından da hem daha kapsamlı, hem daha kesindir.

(…)”

agy s. 168-170

“(…) Morgan’ın, McLennan’ın ve Bachofen’in bir izleyicisi olarak o ilkeler arasında yasaksız cinsel ilişkiler olduğu kanısındadır. (…)”

agy s. 172

“(…) Bu görüşün en inandırıcı ve enerjik sözcüsü, Yale’den Prof. Elsworth Huntington kuşku ve tartışmaya yer bırakmaksızın şunu ispatlamıştır ki, iklim ve bir çevrenin doğal kaynakları, o çevrede yerleşmiş bir kültürün tarihini ve gelişimini derinden etkilemektedir.

(…)”

agy s. 188